ecm_bal
MUDUR YARDIMCISI
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 14/01/09
Mesaj Sayısı : 622
Nerden : istanbul
İş/Hobiler : öğrenci :D voleybol
Lakap :
|
Konu: Oscar bu, hayaliyle güzel Cuma Ocak 23, 2009 1:18 pm |
|
|
Nuri Bilge Ceylan'ın "Üç Maymun"u 65 ülke arasından sıyrılarak 9 filmin seçildiği ilk elemeyi geçti. Ama Akademi üyeleri Cannes ödüllü bu filme ilk beş aday arasında şans tanımadı..
Oscarlar'ın en iyi yabancı dilde film adaylıkları listesinde Üç Maymun'un olmaması hayal kırıklığı yaratıyor. 65 ayrı ülkeden gösterilen adaylar arasından sıyrılıp, dokuz filmin seçildiği ilk elemeyi geçme başarısını gösteren Nuri Bilge Ceylan'ın filmi, ilk beş aday arasına giremedi. Belli ki Ceylan'ın bir ressam becerisiyle tuval misali boyadığı görüntüleri ve vicdan meselesi Akademi üyelerine atmosferik gelmiş, kapalı kutu hissiyatı aşılamamış. Tabii ki kuzey Amerika cenahındaki tanıtım ve dağıtım ağına girmek önemli bir durum. Ancak Cannes gibi dünyanın en şık ve prestijli festivalinden bu filmle en iyi yönetmen ödülü almış Ceylan'ın ayrıca Oscar'dan prestij onay almaya çok da ihtiyacı yok. Ne de olsa dar bütçelerle, kendi öykülerini anlatmaya çalışıyor. Yine de sinema tarihimizde Oscar'a bu kadar yaklaşmış olmak kimilerine teselli kimilerine kaçırılmış bir fırsat olarak değecektir. Öte yandan, Avusturya yapımı Revanche'ın tempolu gerilimi belli ki Oscarlara daha yakın gelmiş. Herkesin favorisi olan İsrail yapımı Beşir'le Vals savaş karşıtı mesajıyla öne çıkarken, aynı şekilde 'tempolu terör el kitabı' kıvamındaki The Baader Meinhof Complex'ın adaylığı şaşırtıcı. Üç Maymun gibi yarıştığı Cannes'da Altın Palmiye alan Fransız Sınıf ise kurduğu mikro evreniyle yaptığı sömürge eleştirisiyle ödül konusunda ortalarda bir yerde. Bu politik mesajların aksine, Ceylan sinemasına alternatif değil de yakın duran Japon Departures ise anlaşılan ölüm ve bu dünya yüzleşmesindeki duygusal yaklaş ı m ı y l a oryantale meraklı üyeleri cezbetmiş. 81. Oscar ödüllleri listesinde, 'halis Amerikan icraatı' olarak göz dolduran ve tam 13 dalda adaylık alan Benjamin Button'ın Tuhaf Hikâyesi öne çıkıyor. En mühim rakibi, İngiliz yapımı Slumdog Millionair'i geride bırakması da anlaşılabilir. Ne de olsa Benjamin Button bir çok yanıyla Akademi üyelerinin pek sevdiği özelliklere sahip. En iyi film adaylıklarının diğer dallara da etki ettiği düşünülürse, Brad Pitt'in bu filmle en iyi aktör adayı olarak baştacı edilmesi de doğal. Ancak bu yarışta İngiliz gazeteci Frost'un Nixon ile olan ünlü bir TV söyleşini anlatan Frost/Nixon'daki Frank Langella'nın performansı şık oyunculuk isteyenler için daha ideal. Gelgelelim Milk'te San Francisco'nun seçimle iş başına gelen ilk eşcinsel başkanını canlandıran Sean Penn'in performansına doğrusu şimdiden ödül vermeye hazırız. Aksi takdirde film olarak yönetmen Gus Van Sant, son dönemki minimal hallerinden gayet uzak, sıradan bir iş çıkarmış. Aslında öykülerin mesajı mühimse de sinema dilleri gayet geleneksel ve zaman zaman 'light' filmler var karşımızda. 10 dalda adaylığıyla yarışın iddialı filmi Slumdog Millionaire mesela, yoksul Hindistan manzarasında kalplerin zengini olmayı hedeflerken, Altın Küre galibi İngiliz yönetmeni Danny Boyle'u ödül konusunda umutlandırıyor. En iyi film ve yönetmen adaylarının birebir uyduğu (neyse ki) listenin ikinci İngiliz ismi Stephen Daldry ise, Oscar'a yabancı değil. Bu kez The Reader ile gündeme gelen Daldry, Billy Elliot ve Saatler ile aday olmuştu. Başrolündeki Kate Winslet'a hasretle beklediği heykelciği sonunda kazandırır mı bilinmez. Ama Winslet'tan ricamız, bize Altın Küre'de olduğu gibi gözyaşı ve çığlık travması yaşatmamak için bu kez ödül konuşmasını önceden hazırlaması. Sonuçta, 22 Şubat'taki ödül gecesine kadar her tür spekülasyon mübah. |
|