ecm_bal
MUDUR YARDIMCISI
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 14/01/09
Mesaj Sayısı : 622
Nerden : istanbul
İş/Hobiler : öğrenci :D voleybol
Lakap :
|
Konu: Kadir Has Üniversitesi C.tesi Ocak 24, 2009 3:43 pm |
|
|
Tarihçe
Kadir Has Üniversitesi (KHU) 1997 yılında İstanbul'da kuruldu. Bünyesinde Mühendislik, Fen-Edebiyat, İktisadi İdari Bilimler, İletişim, Hukuk ve Güzel Sanatlar fakültelerini barındıran kurum, Türkiye'de eğitim ve kültür alanlarında bir lider konumuna ulaşmak; araştırma ve bilimsel gelişme açısından uluslararası bir merkez olmak hedeflerini taşımaktadır.
Tütün üreten fabrikadan bilim üreten bir üniversiteye
Tarihi Bizans surlarının ardında İstanbul'un en eski bölgesi yer almaktadır. Bu surlar Kadir Has Üniversitesi'nin merkez kampüsünün yer aldığı Cibali bölgesinin de etrafını çevreler. Kampüs Osmanlı döneminden beri "Altın Boynuz" diye de anılan Haliç'e yalnızca birkaç metre uzaklıktadır. Kampüsün bitişik semti Unkapanı bölgesinde Osmanlı devrinde ticari hayatın kalbinde yer alan ve 19. yüzyıla kadar kullanılan Zeugma yer alıyordu ve doğal olarak Zeugma etrafındaki aktiviteler bölgeye hareket getiriyordu. Bu hareketlilikten Cibali de nasibini alıyordu, Cibali'nin Haliç kıyılarındaki ambarlar ve depolar bu bölgeye doğru gelişmiş olan ticari hayat hakkında fikir vermektedir.
Cibali'nin limanı olan Porto del Pozzo Haliç'e kıyasla daha küçüktü. Eski zamanlarda deniz ve Haliç surları arasındaki mesafe 12-15 metre kadardı ve sahil şeridinde de Haliç limanından yola çıkacak olan mallarla dolu ambarlar ve tersaneler sıralıydı. Surlar içindeki geçitler malların taşınmasında kolaylık sağlıyordu. Cibali yaygın bir inanışa göre ismini 1453'te Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un fethi sırasında aldı. Bursalı bir asker olan Cebe Ali Bey, sur duvarlarını yıkarak şehre girdi. Bunun ardından girdiği yere Ali Bey dendi ve etrafındaki mahalleye de "Cibali" denmeye başladı. Bölgenin sınırları batıda Küçük Mustafa Paşa, güneyde Zeyrek, doğuda Unkapanı ve kuzeyde de Haliç'tir.
Fetihten sonra Cibali bölgesi gelişmeye başladı. Hepsi de meşhur birer denizci olan kaptanlar Murat Reis, Mustafa Paşa ve Kemal Reis bölgede kendilerine köşk yaptırdılar. Cibali'yi İstanbul'un kimliğiyle birleştiren iki faktör vardır. Birincisi, biraz garip olmakla beraber yangınlardır, çünkü bu bölgede sık sık yangın oluyordu; ikincisi de semtle aynı ismi taşıyan tütün fabrikası ve tütün ambarıydı. Cibali ticari bir merkez olduğu için ve gemi yapımında pek çok yanıcı madde kullanıldığı için, belirtildiği gibi sık sık yangın oluyordu. Eğer, rüzgar kuzeydoğudan eserse Haliç surlarının iç ve dış kısmındaki yangınlar, özellikle o dönemde şehirde pek çok ahşap bina yer aldığı için ciddi bir tehlike arz ediyordu,. Büyük yangın felaketlerinin birçoğu "Cibali yangınları" olarak adlandırıldı. 1884 yılında kurulan Cibali Tütün Fabrikası, bölgeyi sosyal ve ekonomik anlamda değiştiren önemli bir kurumdu. 1900'lerin hemen sonrasında faaliyete başlayan kurumun büyük fabrika binası tütün işleme ve sigara üretimi için kullanılıyordu.
Böyle büyük bir fabrika birkaç nedenle bu semtte kurulmuştu. Tütün gümrükleri bu bölgede toplanıyordu ve fabrikadaki işgücünü oluşturan işçilerin birçoğu bu çevrede yaşıyordu. 1 Mart 1925'te, cumhuriyetin kurulmasının hemen sonrasında, 45 yıllık Fransız işletmeciliğinin ardından fabrikanın işletmesi devlete geçti.
1900'lerde çekilmiş, fabrikadaki hayatı anlatan fotoğraflara bakarsak, göreceğimiz manzara dikkate değer olacaktır. Burada 1500'ü kadın ve 662'si erkek olmak üzere toplam 2162 kişi çalışıyordu. TEKEL Cibali tütün fabrikası; kendi polisi, sosyal görevlileri, hastaneleri, sosyal tesisi, bakkalları, okulları, bir yangın birimi, sendikaları ve lokantalarıyla aslında kendi başına küçük bir şehirdi.
Fabrikada, uzun yıllar boyunca tütün işlendi, satıldı ve depolandı. Bugün ise bu binada bir eğitim kurumu yer alıyor. 1999-2000 yılları arasında kadir Has Vakfı tarafından restorasyonu tamamlanan bina Kadir Has Üniversitesi olarak bir yüksek öğretim kurumu şeklinde yeniden doğdu. Büyük kısmı boşaltılmış olan fabrika 1995'de tamamen terk edilmiş haldeydi. 1997'de Maliye Bakanlığı fabrika binalarını Kadir Has Vakfı'na sattı. Dr. Mehmet Alper, binaların bir üniversite kampüsüne dönüştürülmesi için gereken restorasyon çalışmalarından sorumlu mimar olarak atandı. 1998 Mart'ında çalışmalar başladı. Üniversitenin planlamalarını yapan ekiple birlikte çalışan restorasyoncular, alanı bir üniversitenin ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde değerlendirmeye çalışırken; binaların orjinal karakterini ve mimari birliğini korumaya özen gösterdiler.
Sonuçta, KHU Kadir Has Kampüsü zarif bir cepheye, güneşli bir avluya, havadar koridorlara ve eğitim ve araştırma için gerekli olanaklara sahip bir bina olarak ortaya çıktı. Dört yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından, 30 Ocak 2002'de kampüsün resmi açılışı gerçekleştirildi.
Bu nedenle Kadir Has Üniversitesi'nin yeni kampüsü üniversitenin geçmişin mirası üzerine bir gelecek inşa etmek ve Türkiye ve dünyanın daimi olarak değişip, artan ihtiyaçlarına yanıt vermek amacıyla İstanbul'un kalbinde kültür, eğitim ve bilimsel araştırmanın buluştuğu bir merkez oluşturabilmek amaçlarına ulaşma yolunda dev bir adımı temsil etmektedir. |
|